16 Mayıs 2011 Pazartesi

DOĞAL AFETLER SEL

Sel, bir bölgede toprağı belirli bir süre için tamamen veya kısmen su altında bırakan; ani, büyük ve düzensiz su akıntılarına verilen isimdir. Bir akarsu veya deniz, göl gibi büyük su kitleleri kimi zaman fazlasıyla suyla yüklenir, bunun sonucunda taşarak yatağından çıkar ve "sel" adı verilen bir doğal felakete neden olur.

İnsanlar tarih öncesi çağlardan beri yaşamak için hep nehir kıyılarını ve deniz kenarlarını tercih etmiştirler, çünkü suya yakın olmak demek aynı zamanda kolay ulaşım, daha yumuşak bir iklim ve daha verimli topraklar demekti. Zaten eğer insanlar taşabilecek bu sulara yakın olmasalardı sel bir afet olarak sayılmayacaktı.
Denizlerden gelebilecek sel felaketlerine, büyük fırtınalar, tsunamiler veya denizde yaşanabilecek patlamalar sebep olabilir, dünyanın dört bir yanında deniz kenarı kasabalar kurulmuş olduğundan bu global bir risktir.
Fakat genelde sel dendiği zaman akla gelen olay deniz değil akarsulardır, özellikle de nehirler. Bir nehirin taşmasına sebebiyet verebilecek pekçok olay vardır, mesela kar erimeleri veya yoğun bir şekilde yağan yağmur akarsuyu aşırı yükleyerek yatağından çıkmasına ve suyun yerleşim yerlerine ulaşmasına sebep olabilir.
Mısır'daki Nil Nehri gibi bazı nehirleri periyodik olarak taşarlar. Bunun kontrol edilmesi için yapılan pek çok hesap takvimin, taşmalar sonucunda yok olan arazi sınırlarının yeniden hesaplanması işlemleri de geometrinin bulunmasına katkıda bulunmuştur.


DOĞAL AFETLER ÇIĞ

Doğal Afetler - Çığ

Çığ, farklı nedenlerden dağdan aşağıya kayan büyük bir kar miktarıdır. Bol kar yağışı olduğunda, taze kar tabakasının alttaki eski tabakayla iyi kaynaşmaması sonucu,Rüzgarın kaldırdığı büyük bir kar kitlesinin aşağı inerek alttaki kar tabakası üzerinde kayması sonucu, Ve bir hayvan veya kayakçının oynak kar tabakasını çiğneyerek harekete geçirmesi sonucu çığ oluşabilir.

Çığın oluşumuna etki eden faktörlerler
* Arazi: Eğim ne kadar fazlaysa, tehlike o kadar büyüktür. Yüzde 30'luk bir eğim çığ oluşumu için yeterlidir. Gölgede kalan sırtlarda çığ tehlikesi, güneş gören yerlere göre daha fazladır.
* Taze kar: Taze kar tabakası ne kadar kalınsa, çığ tehlikesi o kadar büyüktür. Kötü hava şartlarından sonra güneşin açtığı ilk gün çok risklidir.
* Fırtına: Kar fırtınası olduğunda, kar tanecikleri dönerek uçuşur ve rüzgarsız sırtlarda birikir. Tepe üstlerinde dalga şeklinde birikmiş kar, alttaki sırtta çığ tehlikesini gösterir.
* Kar tabakası: Karın tabaka halinde kaydığı yerlerden uzak durmak gerekir. Dipten gelen boğuk sesler de tehlike işaretidir.
* Isı: Kar yağışından sonra ısı birden düşerse, yeni kar tabakası alttakine iyi işleyemez. Hava ısındığında da kar gevşer ve tehlike artar. Bu nedenle baharda daha çok çığ olur.

Çığ tipleri
Kopma şeklini esas alan bir kıstasa göre Gevşek Kar Çığı ve Kar Dilimi Çığı olmak üzere iki türe ayrılır. Her birinin karışımı kuru veya ıslak kar ve su içerebilir. Her iki türde de kopma, genellikle kar örtüsünün üste yakın tabakalarında gerçekleştiği için yüzey çığları içinde sınıflandırılırlar.

1. Gevşek Kar Çığı (Loose Snow Avalanche/Lockerschneelawine)
Kar örtüsü içindeki zayıf tabaka yüzeyde veya yüzeye yakın bir yerde oluştuğunda gevşek kar çığı meydana gelir. Kar örtüsü tek bir noktadan kopar, ufak kar döküntüleri saçarak yuvarlanmaya başlar. Yuvarlandıkça daha fazla kar toplar ve bir üçgene benzer biçimde aşağı doğru genişler. Gevşek kar çığlarına doğada çok sık rastlanır. Genellikle çok fazla kar içermezler. Büyük ölçüde can ve mal kaybına neden olacak kadar tehdit oluşturmazlar.

2. Kar Dilimi Çığı (Snow Slab Avalanche/Schneebrettlawine)
Zayıf kar tabakası, güçlü bir tabakanın hemen altında oluştuğunda kar dilimi çığları meydana gelir. Kar örtüsü bir çizgi boyunca tek birim halinde kopar. Kütle halindeki kar, kütüphane rafında duran kitapların aniden yere boşalması gibi dökülür, çatlayarak kırılır ve kar dilimleri şeklinde yamaçtan aşağı kayar.

Çığdan nasıl kurtulabilirsiniz?
Çığ genellikle çok hızlı gelişir ve hareket eder. Bu nedenle, çığın oluşması fark edildikten sonra mümkün olduğunca hızlı ve soğukkanlı olunmalıdır. Çığın başlangıç anından sonra, bina içinde değil dışarıda bulunuyorsanız;

1. Çığ başladığında, çığın büyüklüğüne, hızına, patikanın genişliğine, etrafta bulunan araçlara ve var olan daha güvenli yerlere bağlı olarak, o alandan çok hızlı bir şekilde ayrılmaya karar verin.
2. Çığın daha yavaş ve yüksekliğinin az olduğu kenar kısımlarına ulaşmaya çalışın.
3. Bağırarak veya başka ses kaynaklarını kullanarak, diğer insanları uyarın.
4. Eğer çığa yakalanmanız kesin ise veya o anda kayak yapıyorsanız, kayak batonlarını ve kayakları çıkarıp atın, sabit bir ağaç, kaya veya başka bir cisme tutunmaya çalışın.
5. Kırılmış ağaç ve kaya parçalarından uzak kalmaya veya korunmaya çalışın.
6. Yerden de destek alarak yüzme hareketi yaparak akan karın üstünde kalmaya çalışın.
7. Ağzınızı sıkıca kapatın, mümkünse kafanız karın altında kaldığı anda uzun süre nefesinizi tutun.
8. Önerilen başka bir yöntem de akış sırasında oturma pozisyonu almaktır. Bu yöntemde bacaklar ve kollar birbirlerine yapıştırılır ve çığ durmadan kısa süre önce, bacaklar ile yeri sertçe iterek kalkmaya çalışılır.
9. Çığ durmadan önce mutlaka bir elinizi ağız ve burnu kapatacak şekilde yüzünüzde, diğer elinizi de başınızın üzerinde (yüzeye doğru uzatarak) tutun ve kar altında kaldığınız zaman boyunca hayati önem taşıyacak olan nefes boşluğunu genişletin. Bu arada başınızı sağa sola çevirerek boşluğu büyütebilirsiniz.
10. Hava kesesi, çok küçük olsa bile ağız ve burnun kar ile dolmaması demektir. Kesenin varlığı, kazazedenin her zaman kurtulma şansının olduğunu ümit etmesini sağlar.
11. Karda ses iletimi az olmasına rağmen, yüzeye yakın olduğunuzu hissediyorsanız bağrmak faydalı olur.
12. Bazı olaylar ve araştırmalar göstermiştir ki, sırt çantası taşıyan insanların çığın topuğu civarında yüzeyde kalma şansları, taşımayanlardan daha fazladır.

Araçtaysanız
1. Çığ sırasında bir aracın içinde bulunuyorsanız motoru durdurup, ışıkları söndürün.
2. Araçtaki oksijen miktarını korumak için sigara içmeyin, ateş yakmayın.
3. Telsiz varsa çağrı yapın ve telsizi alıcı konumunda sürekli açık tutun.
4. Dışarı ses (korna) ve ışık verecek herhangi bir alet (fener gibi) faydalı olabilir.
5. Araçta bir çubuk veya benzeri bir alet varsa bunu kar içinde yukarı doğru batırıp kurtarmaya gelecek olanların çubuğu görmelerini sağlayabilirsiniz.
6. Son olarak aracı çevreleyen karı kazmaya çalışın. Ancak, kazarken kendinizi güvende hissetmiyorsanız araç içinde kalmanız daha emniyetlidir.

11 Mayıs 2011 Çarşamba

İLGİLİ FOTOLAR

Sel Sularının Sürüklediği BankamatikTornado Kasabasını Yerle Bir Etmeye Hazırlanan Dev Hortum

Büyük Bir Depremin ArdındanTsunami

Tsunami
Dev Dalgalar Herşeyi Denize SürüklemişGöl Ve Denizlerde Oluşan Bir Su Hortumu
Hortum Ve Şimşek
Katrina Kasırgası Uzaydan BakışYıldırım

FOTOLAR...


California Fay Hattı
FAY HATTI
Düzce Depremi Sonrası Bir Sokak

Yaşamla Ölüm Arasındaki İnce Çizgi
YAŞAM- ÖLÜM  VE HEP MÜCADELE
Orman Yangını


Denizin altındaki kuyudan fışkıran petrol
KUYUDAN FIŞKIRAN PETROL
 Sulara Kapılmış Bir Kamyon

AFETTEN KORUNMA YOLLARI ..

4-Depremler : İnsanoğlunun halen en sık karşılaştığı ve en yıkıcı felaketlerden birinci sırada gelenidir.Son bir yıl içinde dünyada meydana gelen felaketlerde ölen 4.180.000 kişiden % 50’si depremler sonucunda hayatını kaybetmiştir.Yeryüzünün 35-40 Km. Altına kadar uzanan yerkabuğu sürekli hareket halinde olduğundan dolayı kıtalar birbirlerine yaklaşıp,yaslanmakta.Bu yaslanma esnasında oluşan basınç sebebiyle yerkabuğu kırılmakta ve açığa çıkan enerji depremlere sebep olmaktadır.Açığa çıkan enerjinin % 1’i sismik kalan kısmı ise dalga enerjisi olarak kendini göstermektedir.İşte binaların yıkılmasına bu dalga enerjisi sebep oluyor.Enerjinin yeryüzüne çıkmasına kadar geçen süre yaklaşık 100 sn. yani diğer bir deyişle,depremin başladığı noktadan yeryüzü üzerine çıkması 1.5 dk. Civarında sürmektedir.Kabuğun kırıldığı çizgi’ye Fay hattı denilmektedir.Fay hatları,sürekli olarak kırılmaya ve dolayısı ile deprem meydana gelmesine müsaittir.Günümüz teknolojisi ile,yeryüzündeki fay hatlarının tamamının yeraltı haritaları çıkartılmıştır. Maalesef Ülkemizin üzerinde bulunduğu yeryüzü parçasının altında birçok fay hattı mevcuttur ve % 95 gibi korkunç çoğunluktaki kısmı etkilenmektedir.Ortalama her 6 yılda bir ülkemizin herhangi bir yerinde depremlere sebep olmaktadır.Ülkemizde tesbit edilen en yüksek şiddetteki deprem 7.9 olarak tesbit edilmiş olmasına rağmen,bazı kaynaklarda 8.4’e kadar ulaştığı belirtilmektedir.
Emniyet Tedbirleri : Fay hattının tam üzerinde yerleşim alanları,sanayi tesisleri inşaa etmemek,yüksek kalitede,darbeye,esnemeye ve titreşime mukavemetli malzemelerden mamül,statik hesaplamaları olabilecek en yüksek deprem düşünülerek hesaplanmış binalar üretmek,inşaat yapılacak yerin sert arazi parçası üzerine oturmasına dikkat etmek,olabildiğince geniş alanlar içerisinde yerleşim birimleri oluşturmak,çok yüksek ve birbirine çok yakın binalar inşa etmemek,bina temellerinde deprem pabuçları,esneme bağlantıları,kolon çıkışlarında kesinlikle eksik malzeme kullanmamak,kolon filiz demirlerini minimum 16 mm. Kalınlığında beton’un tutunmasını sağlayacak tipteki spiral yüzeyli evsaflı çelikten yapmak,en üst katlarda dahi 12 mm.den daha ince çelik kullanmamak,zemin katlarda perde duvarlar yapmak,üst duvarlarını mümkün olduğunca delikli ve çabuk kırılmaya müsait tuğla yerine prefabrik tabir edilen hazır beton duvarlardan veya sıkıştırılmış ytong tabir edilen briket’ten yapmak,kolon kiriş bağlantılarını kaliteli çelik mamüllerle ve endüstriyel beton ile oluşturmak,kat tabanlarında yapılan çelik hasır aralıklarının sık ve birbirine sağlam akuple edilmiş ve taban beton kalınlıklarının minimum 15 cm. Kalınlığında olmasına dikkat etmek. Etkileşimli bölgelerde,deprem sonrası müdahale edebilecek,kurtarma,söndürme,sağlık,güvenlik,dağıtım,istihdam,istihkam ve defin birimleri oluşturmak,bu birimleri bütün vatandaşların katılacağı sivil teşkilat ve kuruluşlar haline getirmek ve bunları sürekli teyakkuz durumunda hazır tutmak.Bu birimlerin kullanabileceği,makina,edavat,teçhizat ve malzemeyi stoklanmış ve her an kullanıma hazır halde bulundurmak.Olası depremlere karşı önceden senaryolar oluşturmak,oluşturulan bu senaryoları ülkenin çok büyük bir bölümünde aynı anda deprem olacağı varsayılacak şekilde geniş kapsamlı yapmak.En geçerli önlem : Mümkün olduğu takdirde,insanın insan gibi muamele gördüğü,hayvanlar’dan daha üstün görüldüğü,gerek kendisinin gerekse çocuklarının istikbalinden endişeye düşmeyeceği,vatandaşlarından herhangi birisinin parmağına iğne batsa o acıyı hisseden devlet adamlarının yönettiği,insanları birbirine saygılı ve sevgili,rüşvetin,hırsızlığın,arsızlığın itibar görmediği bir başka ülkeye göçetmek veya en azından çocuklarının bunu yapmasını sağlamaya çalışmak.Bu konuda pek çok alternatif halihazırda mevcut.
5-Yangınlar : Sayısız sebeplerden ve hemen hemen her ortamda meydana gelmekte olup en sık rastlanan felaketlerden birisidir.Halen Yangınların doğal nedenlerden oluşma oranı 1000'de 9 oranındadır.Geri kalan oranın tamamı insanların ihmal ve tedbirsizliklerinden meydana gelmektedir.Ölüme sebebiyet verme oranı 100'de 3'tür.
Emniyet Tedbirleri : Ormanlık ve sık bitki örtüsü olan alanlarda,sigara içmemek,ateş yakmamak,camdan mamul veya parlak yüzeyli herhangi bir madde veya metali bu alanlara atmamak,(atılmış sigara paketlerinin içerisindeki aluminyum folyo kaplı kağıtların bile yangına sebebiyet verdiği tesbit edilmiştir.)yanıcı veya çabuk tutuşabilen kimyasal maddelerin ambalajlarını bırakmamak.İşyerlerinde ve konutlarda,yangın tesisat ve alarm sistemi(duman veya ısı dedektörü ile siren sistemi) yaptırmak,yeterli sayıda yangın söndürme cihazı bulundurmak,katlı binalarda yangın merdiveni ve acil çıkış kapıları bulundurmak,elektrik tesisat ve tertibatlarını dış temasın olmayacağı şekilde veya izoleli yapmak,akım gücüne uygun termik şalter ile irtibatlandırmak,yanıcı,parlayıcı,patlayıcı maddeleri bulundurmamak veya bu tür maddelerin bulunduğu alanları ayrı bölümler haline getirmek ve bu alanların serin ve hava dolaşımına müsait olmasını gözetmek.Bu bölgelerde sigara içilmesini,kaynak,taşlama yapılmasını yasaklamak. İçerisinde basınçlı madde bulunan tüp,depo gibi şeylerin etrafını izole etmek,sağlam bölmeler içerisinde veya çalışılan veya yaşanılan ortamların dışında veya uzağında bulundurmak.Çocukların erişebileceği yerlerde çakmak,kibrit gibi şeyler bulundurmamak vs.Ekilen tarla ve arazilerde hasat'tan sonra kalan sap ve kökleri(anız)yakarak yok etme yöntemini kullanmamak.(Anız Yakmak T.C. Kanunlarının 3 ayrı maddesinde cezai müeyiddelerle yasaklanmıştır.)
Bireysel Tedbirler : Ormanlık veya sık bitki örtüsü bulunan arazilerde meydana gelen yangınlarda eğer yangın henüz başlangıç aşamasında ve söndürülebilir durumda ise ve çevrede bulunanan insanlar varsa onlarıda haberdar ederek müdahale etmeye çalışmak aksi takdirde rüzgarın esme istikametine doğru hızla uzaklaşmak ve en yakın yerleşim biriminde ilgili birimlere ihbar ve ikaz etmek,eğer imkan varsa söndürme çalışmalarına iştirak etmek.İşyerleri veya konutlarda,öncelikle çevredekileri alarm,kampana veya ses vasıtasıyla ikaz etmek,elektrik şalter veya sigortalarını kapatmak,çocuk,yaşlı,hasta veya sakat kişileri ve yanıcı,parlayıcı patlayıcı maddeleri ve basınçlı kap veya tüp veya tüpgazı uzaklaştırmak,yangına türüne uygun alet veya maddelerle müdahale etmek. (Örneğin petrol,tüpgaz veya doğalgaz,plastik,kauçuk ve elektrik yangınlarında kesinlikle su ile söndürme yapılmaz.Bu tür yangınlarda,kimyevi toz veya köpük kullanılmalı,söndürme işlemine yanan bölgenin en uç ve en alt noktasından müdahale edilmelidir.)Duman zehirlenmesi ihtimaline karşı eğer maske varsa takmak yoksa ıslatılmış bir kumaş veya bez ile ağız ve burunu kapatmak,saçları örtmek,naylon veya sentetik kumaştan yapılmış giysileri çıkarmak,çıplak el ile aleve müdahale etmemek,söndürme ihtimali görünmeyen durumlarda yangın mahallinden veya alevlerden uzaklaşmak,dışarı çıkma ihtimali olmayan hallerde olabilecek en uzak noktaya gitmek.
6-Erezyon : Ağaç ve bitki örtüsünün yok edilmesi,Yangınlar gibi belirli sebeplerden meydana gelmektedir.Ayrıca akarsuların ve nehirlerin yoğunluğu da bir etkendir.Dünyanın birçok bölgesi bu tehlikeye maruz kalmakla birlikte halen ülkemiz için en büyük tehlikelerin başında gelmektedir.Fakat,insanlarımızın bilinçsizliği ve umursamazlığı yüzünden çok geri planda kalmaktadır.Sadece bazı Belediyelerin,Kuruluşların ve TEMA vakfının olağanüstü gayretleri ve çabaları bu sorunu çözmeye yetmeyecektir çünki maalesef ülkemizdeki ağaç ve bitki örtüsü hızla yok edilmektedir.Ülkemiz üzerinden akmakta olan nehir sayısının fazla olması ise bu çöküşün hızlanmasına neden olmaktadır.Önemsenmeyen bu sorun gerçekte Ülkemiz için gelecekte çok büyük bir felaket olacaktır.
Emniyet Tedbirleri :Tahrip olan ağaç ve bitki örtüsünün en az iki misli yenileme yapmak,orman yangınlarına karşı hassas ve tedbirli olmak,akarsu kenarlarında,dik yamaçlarda ve eğimli yüzeylerde,kök yapısı sağlam,ortama uyum sağlayabilecek ağaçlandırma,setlendirme çalışmaları yapmak,doğal yaşamı muhafaza etmeye çalışmak,doğal park alanlarını çoğaltmak,konunun aciliyetini ve ehemmiyetini kavramak,bütün insanları bu çalışmalara katılmaya teşvik etmek,uluslararası bilgi ve yardım alışverişinde bulunmak,bütçeler oluşturarak bu bütçeleri doğru yerlere,doğru yöntemlerle kanalize etmek.
Bireysel Tedbirler :Konunun önemini kavramak,Çevredeki bitki örtüsünü korumak,orman yangınlarına karşı dikkatli ve tedbirli olmak,ağaçlandırma çalışmalarına gerek fiilen gerek ise madden iştirak etmek,insanları aynı şekilde hareket etmeye ikna etmek,bu çalışmaları yapan kurum ve kuruluşlara destek olmak,mümkün mertebe faal üye olmak.

7-Su ve Sel Baskınları :3/2'si su ile kaplı olan Dünyamızın en büyük felaketlerinden birisidir.Büyük çoğunluğu insan hataları nedeni ile ağır zarar ve tahribatlarla sonuçlanmaktadır.Halen büyük hasara neden olan felaketler içerisinde depremden sonra ikinci sırada gelmekte ve toplam ölümlerin % 30'u su ve sel baskınlarından oluşmaktadır.
Emniyet Tedbirleri :Ağaçlandırma yapmak,nehir,kanal,dere yataklarını kapatarak doldurmamak,bu bölgelerin yakınına ve çukur ve alçak bölgelerde yerleşim alanları yapmamak,yüksek ve sağlam köprüler inşa etmek,bu köprülerin ayaklarını yumuşak veya kaygan zemin üzerinde yapmamak,yeraltı kanalizasyon ve atıksu kanallarını büyük ve geniş inşa etmek,bu kanalların çıkışlarını denizlere veya nehirlerin havzalarına vermek,cadde,yol ve köprüler üzerinde suların birikmesini önleyecek giderler yapmak,giderlerin üzerlerine sağlam mazgallar koymak,sel veya su baskını tehlikesine maruz yerlerde yapılmış binaları sağlamlaştırmak,gerekirse bent veya setler inşa etmek,açık kanallar inşa etmek,bu felaket esnasında yüksek yerlerden suyla beraber gelebilecek toprak,taş akma ve kaymalarını önlemek için,kayma tehdidi bulunan yerleri betonlamak veya çelik ağ ile örtmek,aynı depremde olduğu gibi tetikte ve teyakkuzda bulunmak,acil müdahale ekip ve teşkilatlarında yeterli miktarda su tahliye pompası,vidanjör,bot bulundurmak,acil müdahale için geniş kapsamlı senaryolar hazırlamak.
Bireysel Tedbirler : Unutmayalım ki Gelecek Nesiller'de bizim yaşadığımız Dünya'da yaşayacaklar.Öyleyse gelin hep birlikte onlara güzel ve sağlıklı yaşayacakları bir istikbal verelim.Çünki üzerinde yaşayabileceğimiz sadece BİR DÜNYA'YA SAHİBİZ.Sanırım sizlerde aynı fikirdesinizdir.

AFETLERDEN KORUNMA YOLLARI

1-Fırtınalar (Tufan,Tayfun) : Fırtınalar bilindiği gibi kuvvetli rüzgarlar sonucunda meydana gelen doğal olaylardır.Yağış ile birlikte esen şiddetli rüzgarlar Tufan, kurak ve yağışsız esenler ise Tayfun olarak isimlendirilmektedir.Bu kuvvetli rüzgarlar esnasında hortum tabir edilen helezonik girdaplar ve deniz veya göllerde yüksek dalgalar ve taşmalar meydana gelmektedir.Halen yeryüzündeki ölümlü felaketlerin 1000'de 2'sini fırtınalar oluşturmaktadır.
Emniyet Tedbirleri : Genel acil ikaz sistemi,Bloklar halinde ve sağlam monte edilmiş parçalardan oluşan çatılar yapmak,Kalın cam kullanmak,Dış yüzeylerde fazla aksesuar kullanmamak,Sığınak yapmak,Çevreyi ağaçlandırmak,Taş bloklardan yüksek duvarlı marinalar inşa etmek.
Bireysel Tedbirler : Evde iseniz,Elektrik,Su,Doğalgaz veya Tüpgaz donanımlarını kapatmak,Denize yakın yerlerde mümkün olan en üst noktaya gitmek,Varsa sığınağa gitmek eğer yoksa camlardan ve kapılardan uzak durmak,yere yatmak,uçuşabilecek cisimlerin çarpma tesirini engelleyecek,yastık yorgan gibi şeylerle bedeni emniyete almak.Dışarıda veya Araç içinde iseniz,en yakın sığınağa veya güçlü görünen binaya sığınmak.Denizde iseniz,can yeleği giymek,sahile fazla yanaşmamak,teknenin dışına yakın en emniyetli yere sığınmak.


2-Yıldırım Düşmesi : Bulutlarda yüklü manyetik enerji kutuplarının çakışması sonucu meydana gelmektedir.Bazan bulutsuz ortamlarda'da gene aynı sebebe bağlı olarak yıldırım düştüğü görülmüştür.Yıldırım yüzünden meydana gelen ölüm oranı çok küçük olmakla birlikte, yangınlara sebebiyet verme oranı 1000'de 6'dır.
Emniyet Tedbirleri : Yüksek ve dış yüzeyinde metal oranı fazla olan bina ve yapılarda paratoner tertibatı kurmak.Alıcı görevi gören anten ve benzeri aletlerin uç noktalarının iletken olmayan maddelerle izole edilmesi,Zemin ile direkt irtibatının kesilmesi.
Bireysel Tedbirler : Yağışlı havalarda,aşırı metal bulunan alanlardan ve Ağaçlık alanlardan uzak durmak.Çok fazla yıldırım düştüğü anlarda,mevcut alıcı ve verici aletleri (Telsiz,Telefon,Tv. vs.)kapatmak veya kullanmamaya çalışmak.


3-Yanardağ Patlamaları : Yeryüzü çekirdeğinde mevcut bulunan mağma'nın (sıvı eriyik)ısıdan oluşan basınç sebebiyle,yeraltındaki tüneller vasıtasıyla yerüstüne çıması sonucu oluşmaktadır.Bu tünellerin dünyadaki çıkış noktalarının hemen hepsi bilinmektedir.Tünellerin çıkış noktaları denizlerin altında (özellikle Atlas Okyanusu'ndaki sıradağlarda)mevcuttur.Dünya çekirdeğinin sürekli soğuma eğiliminde olması yüzünden birçok volkan (yanardağ) faaliyetini yitirmiş görünsede,her zaman faaliyete geçme ihtimali mevcuttur.Halen Dünyadaki ölüme sebebiyet oranı 1000'de 2 dir.
Emniyet Tedbirleri : Volkanlara yakın bölgelerde yerleşim alanları oluşturmamak.
Bireysel Tedbirler : Hiçbir surette bu alanların yakınında bulunmamak, eğer oluşmuşsa en uzak ve en yüksek fakat ağaç veya sık bitki örtüsü olmayan bölgeye hızla intikal etmek.

AFETLER COĞRAFYASI

Afetler Coğrafyası

Afetler; en geniş anlamı ile insanlara zarar veren olaylardır. Başka bir ifade ile can ve mal kaybına yol açan doğal olaylardır. Afetin ilk özelliği doğal olması, ikincisi can ve mal kaybına neden olması bir diğeri çok kısa zamanda meydana gelmesi ve son olarak da başladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir. Bazı afetlerin yeryüzünün nerelerinde daha çok olduğu bilinmektedir. Örneğin deprem, heyelan, çığ, sel, don ve kaya düşmesi gibi afetlerin nerelerde daha çok görülebileceği bilinmektedir

Depremler tamamen doğal kökenlidir. Onun için insanların hiçbir şekilde müdahalesi söz konusu değildir. Ama söz gelişi heyelan, sel ve çığ olaylarının meydana gelmesinde doğrudan veya dolaylı olarak insanların etkisi bulunabilmektedir

Bazı afetler, başka bir afetin doğmasına yol açar. Örneğin sel ve su baskınından sonra salgın hastalıklar ortaya çıkabilmektedir

Hem meydana gelişi ve hem de doğurmuş olduğu zararın uzun süreli olması, bazı olayları afet dışında bırakmaktadır. Bunların başında da toprak erozyonu gelmektedir. Esasında toprak erozyonu, ülkeler ve insanlar için çok önemli zararlar doğuran hatta sonunda insanları göçe ve açlığa mahkum eden bir olaydır. Bu özelliği ile bir afet olma özelliği taşır, ancak ani olarak değil de çok uzun zaman içerisinde gelişerek aşama aşama gelişmesi ve ayrıca insanlar tarafından önlenebilir olması, bu önemli olayın doğal afetler dışında tutulmasına yol açmaktadır.

Bazı afetlerin sonuçları depremde olduğu gibi doğrudan ve hemen ortaya çıkar. Ama kuraklıkta olduğu gibi bazılarının sonuçları ise uzun bir zaman sonra ve dolaylı olarak görülür.

ÜLKEMİZDE DEPREM RİSKİ

Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu deprem riski nedir?

Ülkemiz jeolojik ve topoğrafik yapısı ile iklim özellikleri nedeniyle büyük can ve mal kayıplarına yol açan doğal afetlerle sık sık karşılaşan ülkelerin başında gelmektedir. Ülkemizde etkili olan doğal afetleri önem sırasına göre depremler, heyelanlar, su baskınları, kaya düşmeleri, yangınlar, çığ, fırtına ve yer altı suyu hareketleri şeklinde sıralamak mümkündür. Son 60 yıl içerisinde doğal afetlerin yol açtığı yapısal hasar istatistikleri dikkate alındığında, bu tür hasarların 2/3' ünün deprem nedeniyle meydana geldiği görülmektedir.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın hazırladığı ve şu anda geçerli bulunan deprem bölgesi haritası esas alındığında, ülkemiz topraklarının %96' sının farklı oranlarda tehlikeye sahip deprem bölgeleri içerisinde olduğu ve nüfusumuzun %98' inin bu bölgelerde yaşadığı görülmektedir. Birinci ve ikinci derecede deprem bölgelerinde yaşayanların toplam nüfusumuza oranı ise %70 civarında bulunmaktadır. Bu oranlar, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Depremler, başta afetin meydana geldiği bölgeler olmak üzere tüm ülkeyi etkilemekte ve dolayısıyla ülkede yaşayan vatandaşların hepsi depremin sonuçlarından belli ölçüde etkilenmektedir. Ortaya çıkan maddi zararların telafi edilmesi, deprem bölgesinde normal hayata dönülebilmesi, acil yardıma ihtiyaç duyan kimselerin bu ihtiyaçlarının giderilmesi vb. Yapılan harcamalar ülke ekonomisine ve devlete büyük bir mali yük getirmektedir. Bunun en son örneğini oluşturan ve son yüzyılın felaketi olarak adlandırılan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, ekonomik ve sosyal boyutları ile ülkemiz için büyük bir yıkım olmuştur.

KÜTLE HAREKETLERİ

Kütle Hareketleri (Heyelan)
heyelanEğimli arazilerde toprak ve taş kütlelerinin bulundukları yerlerden ayrılarak aşağılara doğru kayıp düşmesi olayına heyelan denir. Heyelanlar her yıl insanların can ve mal kaybına yol açan önemli doğal afetlerdendir. Heyelanların oluşmasında arazinin eğimli hale gelip gevşemesi, aralıksız yağan yağışlar, kaya ve toprağın cinsi, tabakaların durumu ve beşeri faktörler etkili olmaktadır.

Toprak kayması ve heyelanlardan korunmak için öncelikle eğimi fazla olan yamaçlardaki bitki örtüsü korunmalı, bitki örtüsü olmayan yamaçlar ağaçlandırılmalıdır. Ayrıca yamaç dengesi bozulmamalı ve yamaçlarda istinat (destek) duvarları yapılmalıdır.
Çığ
cigDağlık ve engebeli arazilerde yoğun ve sürekli yağış sonucunda yamaçlarda biriken kar örtüsünün eğim yönünde hareket etmesiyle oluşur. Çığ oluşunca; deprem, rüzgarlar, yol-yapım çalışmalarında kullanılan dinamitler, yüksek sesler ve titreşimler neden olmaktadır.

Volkanizma
Yerin iç kısmındaki kızgın mağmanın yerkabuğunun zayıf ve kırık yerlerinden yeryüzüne çıkması olayına volkanizma denir. Dünyada 450′den fazla aktif volkan bulunmaktadır. Bu volkanlardan 350 kadarı Büyük Okyanus çevresinde diğerleri ise Akdeniz çevresi, Hint Okyanusu çevresi, Atlas Okyanusu ve Doğu Afrika’da yer alır. Günümüzde milyonlarca insan volkanların çevresinde yaşamaktadır.

volkanVolkanlardan çıkan lavlar yerleşim yerleri ve tarım arazilerinin lavlarla kapanmasına sebep olur. Ayrıca yanardağın üzeri kar ve buzlarla kaplı ise bunların eriyip yamaçlardan aşağıya doğru çamur akıntılarına sebep olmaktadır. Volkan patlamaları sonucu lavların yanısıra yoğun kül bulutları ve dumanlar da iklim üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır. Karanlık gündüzler, şiddetli rüzgarlar, çamur yağışları volkanların bulunduğu bölgeyi etkilemektedir. Ayrıca gökyüzünü kaplayan toz, gaz ve küller de güneş ışınlarının bir bölümünü keserek alt katmanlardaki ısıyı düşürür.
Volkanların zararları yanında olumlu etkileri de bulunmaktadır. Volkanik tüflerin içerdiği mineraller toprağın verimini arttırmaktadır. Bunun yanında bir çok maden yatağı da volkanlara bağlı olarak oluşmaktadır. Ayrıca volkanik alanlar turizm amaçlı da kullanılmaktadır.
Olağanüstü Hava Olayları: Fırtına, Kasırga, Hortum
firtinaRüzgarlar yüksek basınç alanından alçak basınç alanına doğru eserler. Basınç farkının artmasına bağlı olarak hızı artan rüzgar belli hızdan sonra afete dönüşür. Saatteki hızı 63 km ve daha fazla olan rüzgarlar fırtına şeklinde afete sebep olurlar. Rüzgarların hızı 120 km/saat ve daha fazla olduğunda ise kasırga, girdap şeklinde dönen kasırgalara da hortum adı verilir. Kasırgalar genellikle tropikal kuşakta ve deniz üzerinde oluşurlar. Saatteki hızı hızları 160 km’ye ulaşan bu rüzgarlar etkili oldukları yerlerde büyük yıkımlara sebep olurlar.

ÇEŞİTLİ AFETLER

Deprem, sel, kasırga, heyelan, çığ gibi can ve mal kayıplarına neden olan doğa olaylarına doğal afet denir. Doğal afetlerin bir kısmı doğa kökenli olup bunların oluşumuna insan müdahalesi söz konusu değildir. Bunlar;felaket
  • Deprem
  • Volkanik patlama
  • Tsunami
  • Hortum, kasırga
Bazı doğal afetlerin meydana gelmesinde ise insanoğlunun doğrudan ya da dolaylı olarak etkisi vardır. Bunlar;
  • Heyelan
  • Sel
  • Çığ
  • Kuraklık
  • Orman yangınları
Bununla birlikte bazı doğal afetler başka bir doğal afetin doğmasına neden olabilir. Örneğin, sel ve su baskınları ya da aşırı kuraklık sonucu salgın hastalıklar, okyanuslarda meydana gelen depremler sonucu tsunamiler, volkanik patlamalar sonucunda arazide sarsıntılar meydana gelebilir.
Doğal olaylar insanlara zarar verdiği ve etkilediği sürece afet sayılırlar. İnsanların yaşam alanı olmayan yerlerde meydana gelen deprem, heyelan, çığ, volkanik patlama, fırtına, aşırı kuraklık ve aşırı soğuklar hiçbir zaman doğal afet olarak sayılmazlar. Doğal olayların afete dönüşmesinde insanoğlunun etkisi oldukça fazladır. Örneğin, fay hatlarının çevresindeki alüvyal dolgulu zeminlerin yerleşim yeri olarak seçilmesi oluşan depremlerde can ve mal kayıplarını arttırmaktadır. Yine akarsu yataklarının yerleşime açılması, sağanak yağışlar ve taşkınlarda ev ve işyerlerinin sular altında kalmasına, yanardağların eteklerinin ve çevresinin yerleşim yeri olarak kullanılması, yanardağın patlaması sonucu evlerin tüf ve lavların altında kalması insanların doğa olaylarının afete dönüşmesinde ne kadar etkili olduğunu gösterir.
Doğal afetler insanların doğal dengeyi bozması oranında artarak devam edecektir. Dünyada son 10 yıl içerisinde meydana gelen doğal afetlerde yaklaşık 1 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Doğal afetler oluşum hızlarına göre yavaş gelişen doğal afetler ve hızlı gelişen doğal afetler olarak ikiye ayrılabilir.
Yavaş gelişen doğal afetler: Kuraklık, erozyon, çölleşme
Hızlı gelişen doğal afetler: Deprem, heyelan, orman yangını, çığ, volkanik patlama, kasırga, tsunami ve sel.
Başlıca Doğal Afetler:
Deprem
Tektonik depremler özellikle genç oluşumlu, oturmamış fay hatlarının bulunduğu sahalarda görülür. Yeryüzünde depremlerin yoğun olduğu bölgeler üç kuşak halinde uzanır.

  1. Pasifik deprem kuşağı
  2. Alp-Himalaya deprem kuşağı
  3. Atlantik deprem kuşağı
Tarihi kaynaklara göre en şiddetli deprem 1201 yılında Mısır‘ın kuzeyinde meydana gelmiş ve 1 milyondan fazla insan ölmüştür. Yine aynı şekilde Çin’in Şançi şehrinde 1556 yılında meydana gelen depremde 830 bin insan hayatını kaybetmiştir.
20. yüzyılda meydana gelen depremlerden en fazla etkilenen ülkeler genellikle Hindistan, Çin, Afganistan, İran, Endonezya gibi kalabalık nüfuslu Asya ülkeleridir. Aynı şiddetteki iki depren meydana geldiklerin yerin özelliklerine bağlı olarak çok farklı etkiler yapabilir. Depremin yol açtığı hasarın boyutları ile ölü ve yaralı sayısının az ya da çok oluşu o bölgedeki nüfus yoğunluğuna, binaların dayanıklığına, altyapı hizmetlerine, zemin özelliğine, depremin yangın, toprak kayması ve tsunamiye yol açıp açmamasına bağlıdır. Depremlerde meydana gelebilecek yıkım ve hasarı azaltmak için özellikle fay hatlarının olduğu gevşek alüvyal zeminleri yerleşim yeri olarak kullanmamak, depreme dayanıklı yapılar inşa etmek, çok katlı binalardan kaçınmak ve insanları depreme karşı bilinçli hale getirmek gerekmektedir.
Tsunami
tsunamiDev dalgalara Japonca’da tsunami adı verilir. Okyanus ve deniz tabanlarında meydana gelen depremlerin deniz tabanını alçaltıp yükseltmesiyle su kütlelerinde oluşan hareket tsunami dalgalarını oluşturur. Bununla birlikte okyanus ve denizlere düşen meteorlarla, okyanuslardaki volkanik patlamalar da tsunami dalgalarını oluşturabilir

26 Aralık 2004 tarihinde Hint Okyanusu’nda meydana gelen 9 şiddetindeki deprem ve sonrasında meydana gelen dev tsunami dalgaları başta Endonezya olmak üzere birçok ülkeyi etkilemiş ve yaklaşık 250 bin insanın ölümüne sebep olmuştur.
Sel
Bir bölgede toprak tarafından emilemeyecek kadar sağanak yağışların yağması, sıcaklık artışına bağlı olarak yüksek dağlara yağan karların erimesi sonucu akarsuların çok büyüyüp doğal yatağından taşması ve çevreyi sular altında bırakması olayına sel denir.

selSel ve taşkınların oluşmasında;
  • Sağanak yağışlar
  • Kar erimeleri
  • Toprak yapısı
  • Doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesi
  • Akarsu yataklarının yerleşim yeri olarak kullanılması
  • Plansız kentleşme ve altyapı eksiklikleri
etkili olmaktadır.
Sellerin en çok etkilediği ülkeler genellikle Güneydoğu Asya ülkeleridir. 1887 yılında Çin’deki sarı ırmağın taşmasıyla 1 milyon civarında insan hayatını kaybetmiştir.
Sel ve taşkınlardan korunmak için;
  • Akarsu havzalarında ağaçlandırma yapılmalı ve doğal bitki örtüsü korunmalı
  • Akarsu yatağında taşkın setleri yapılmalı
  • Dere yatakları ıslah edilmeli
  • Akarsuyun doğal drenaj sistemi değiştirilmemeli ve yatak kesiti küçültülmemeli
  • Taşkın riski olan alanlar yerleşime açılmamalı
  • Erken uyarı sistemi kurulmalıdır.
Kuraklık
kuraklikKuraklık dünyamızın en önemli sorunlarından biridir. Atmosferik olaylar sonucunda bazı yerlere uzun süre yağış düşmemesi kuraklığa yol açar. Çöller kuraklığın en yaygın olarak görüldüğü alanlardır. Nemli ılıman kuşakta yer alan bir ülkede kuraklık yaşamı alt üst eder. Kuraklık sonucunda tarımsal verim düşer, doğal bitki örtüsü cılızlaşır, içe ve kullanma suyunun azalmasına bağlı olarak; kıtlık, susuzluk ve çeşitli bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkar. Barajlardaki su seviyesinin düşmesine bağlı olarak tarım alanları susuz kalır ve elektrik enerjisi sıkıntısı çekilir.

Erozyon
erozyonBitki örtüsünün tahrip edilmesiyle koruyucu örtüden yoksun kalan toprağın üst kısmının rüzgarlar, akarsular, yağmur suları tarafından aşındırılıp taşınması olayına erozyon denir.

Erozyonu oluşturan faktörler;
a) Fiziki (Doğal) Faktörler
Yerşekillerinin eğimli ve engebeli olması, ana materyalin etkisi ve iklimdir.

b) Beşeri Faktörler
İnsanların bitki örtüsünü tahrip etmesi ve yanlış arazi kullanımıdır. Bir bölgede erozyonun başlamasıyla birlikte ekolojik denge bozulur, tarımsal üretim azalır, zamanla açlık ve kıtlık başlar, hayat şartları zorlaşır ve o bölgeden dışarıya göçler başlar. Dünyada erozyonun en çok olduğu kıta Asya kıtasıdır.


TOPLUMUN ROLÜ

“Toplumun afet riskine bakı
çok kapsamlı olup, ekonomik, sosyal siyasal içerikli pek çok
sını gelistirmek için ne yapılabilir?” sorusunun cevabısey söylenebilir.

-Ülkemiz
Ba
-Vatanda
-Kampanyalar yapılmalı, özendirici paketler geli
-Güven-inandırıcılık sa
-Kaynak-bütçe deste
-Kamu görevlilerinin ilgisinin artırılması gerekli,
-
sartlarına göre egitim modelleri gelistirilmeli, (Bunu “Afet ve Acil Durum Yönetimskanlıgı” yapacak/yapmalı.)sların programlara katılımı saglanmalı,stirilmeli,glanmalı,gi saglanmalı,Sivil Toplum Kurulusları (STK) çok önemli. Onların rolü öne çıkarılmalı.

AFET YERLERİNE GEREKEN YARDIMI YAPALIM

Çin' de Can Pazarı
Afet Sonuçları
İçler Acısı
ONLARDAN BİRİSİ BİZİM YAKINIMIZDA OLBİLİRDİ!

AFET FOTOĞRAFLARI


Lavları Taşmış Volkan
LAVLARI TAŞMIŞ VOLKAN          

Lav Seli
LAV SELİ

Fırtına Resimleri
FIRTINA                                

Fırtınalı Tozlu Sis Bulutu
TOZLU SİS FIRTINASI

Avrupadan Sel Manzaraları
SEL AFETİ                   
Afet Çığ ResimleriLavlı Volkan
Arabalar Enkaz Altında
Yerle Bir :(

AFET ANI YAPILMASI GEREKEN

DOĞAL AFETLER VE FELAKETLER
Doğal afetler ve felaketler her an meydana gelebilen, sebep doğal da olsa, insan kökenli kaza da olsa kazayı geçiren, yakınlarını veya evlerini kaybeden aile için sonuçlar ağırdır. Sık meydana gelen doğal afetler arasında; depremler, sel, kasırga, volkanik patlamalar, insan kökenli felaketler arasında; nükleer kazalar, kimyasal kazalar, trafik kazaları ve yangınlar sayılabilir.

Doğal Afet ve Felaketlerde Çalışma Alanı
Kurtarma ekiplerinin çalışma alanına vardıklarında ne ile karşılaşacaklarını bilmeleri önemlidir. Çalışma alanı 3 kısma ayrılmıştır;
İç Kısım: Afet Merkezi
Burası afetin meydana geldiği yerdir. Bu alanda ölü ve yaralılarla karşılaşabiliriz. Ama burada hayatta kalanları da görebilirsiniz. Hayatta kalanlar yaşanan afetin ruh haline etkisi ile; tepkisiz, hareketsiz, veya amaçsız geziyor olabilirler.
Orta Kısım : Yakın Alan
Buradan gelen insanlar yardım etmek amacıyla etkilenen alana doğru bilinçsizce koşuşurlar, Bu alana gelen insanlar çok heyecanlıdırlar. Ama fazla bir şey yapmazlar.
Dış Kısım : Yardım Ekiplerinin Alanı
Bu dairenin içinde Kurtarma Çabaları planlanır ve organize edilir. Sağlık ekipleri ile beraber ilkyardım gönüllülerinin toplandığı ve yönlendirildiği alandır.
Doğal Afetlerde ve Felaketlerde Toplanma ve Ulaşım
Doğal afet ve felaket öncesi planlanan konuma göre yer alınması gerekmektedir. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi İlkyardım Gönüllüleri doğal afetlerde, afet kendi bölgelerinde ise hemen göreve başlayabileceği gibi, toplanma ve ulaşım için Hızır Acil İstasyonlarına, İtfaiye İstasyonlarına, İlçe Belediyeleri gibi birimlere ulaşarak Belediye Kriz Merkezinin planlarına öncelik verilebilir.
Doğal Afet ve Felaketlerde Ayırım

Sağlık personeli ve ilkyardım gönüllüleri, etkilenen bölgeye girer girmez yaralıların bakımı başlamalıdır. Önce hangi yaralılarla ilgilenmesi gerektiğinin anlaşılması için ayırma yapılır. Çok sayıda yaralının olduğu durumlarda ümitsiz derecedeki çok ağır yaralılarla vakit kaybetmeyin.
* Vuku bulan olay ile ilgili olarak, mevcut tehlikeleri bilin, öğrenin : (Yangın, Trafik İkinci Çökme, vs.)
* Yaralı ile konuşun, bilincinin yerinde olup olmadığını belirleyin.
* Uzmanlaşmış ekiplerin gerekli olup olmadığını belirleyin: Kurtarma veya trafik ekibi gibi.
* Yaralının hayati fonksiyonlarını kontrol edip belirlemeye çalışın.
* Yaralının solunumunu kontrol edin.
* Yaralının dolaşımını kontrol edin.
* Yaralının Boyun ve Omurgasının durumunu, sakatlıklarını kontrol edin.
* Çevresel etkenleri kontrol edin Hava şartları, Kurtarma imkanları vs.
Doğal Afet ve Felaketlerde Yaralanmaların Oluşması

Kitlesel kazalarda veya Afetlerde oluşan yaralanmalar, Trafik kazalarınınkine benzemez. İnsan bedeni inanılmaz derecede kendini yenileme ve hayatta tutuma kabiliyetine sahip bir sistemdir. Bir depremden sonra ciddi yara aldıkları halde ve bazen günlerce enkaz altında sıkıştıkları halde yaşayan insanlar olmuştur. Kurtarma sırasında yaralanmanın sebebine ve kazazedenin bulunduğu yere göre belli yaralanma tarzlarının varolduğu anlaşılacaktır. Yaralanmanın oluşma şekli genellikle hastanın yaşama şansını etkileyecektir. Çöken bir binada bir çok tür yaralanmanın oluşması mümkündür.
Doğal Afet ve Felaketlerde İlkyardım

Ekipler olay yerine vardıklarında (veya İlkyardımcı olay yerinde ise) ilk belirlemeleri yaparak kazazedelere yardıma başlarlar. Bu önce hayati öğelerin belirlenmesi anlamına gelir.
Solunum yolunu açık tutun. (Başı hafifçe yükseltin, çeneyi kaldırın, ağzı açın.)
Nefesi kontrol edin yoksa suni solunum yaptırın.
Dolaşım (Nabzı) kontrol edin. (Yoksa Kalp Masajı Yapın)
Başı ve boynu hareket ettirmeye çalışmayın. Bulduğunuz pozisyonda sabitleyin.
Sakatlık ve Komplikasyon olup olmadığına bakın (kendinde, sözle cevap veriyor, acı halinde tepki veriyor, vermiyor. El ve ayaklarını oynatabiliyor.)
Kazazedeyi çıkarın.
Enkaz altında kalan yaralılarda oluşacak durumları göz önünde bulundurun
Enkaz altından çıkarılan yaralının mutlaka kimliğini belirleyecek kayıtları tutun
Yaralıyı sakinleştirin
Yaralıyı en yakın hastaneye nakledin.

KASIRGA

KASIRGA:
Büyük çaplı ve çok şiddetli Beufort ölçeğine göre saatte 75 milden fazla hızla ve dönerek esen tropik rüzgâr. Doğu Pasifik ve Güney Atlantik hâriç subtropikal ve tropikal iklim kuşağındaki bütün sıcak denizlerde sıksık meydana gelir. Ağustos, eylül aylarında Antillerde görülür. Batı Pasifik Okyanusu’nda Tayfun adını alır. Başlangıç ve mevsim sonu kasırgaları, Karaiplerin batısında görülür. Orta Amerika kıyılarının biraz açıklarında Pasifik Okyanusunda ve Meksika Körfezinde de sık sık rastlanır.
Kasırgalar, mahallî fırtınalar kadar şiddetli sayılmazlar. Orta kuşakta meydana gelen ekstratropik siklonlar kadar da geniş çaplı değildirler. Fakat bunlar nisbeten geniş çapta ve kesafette olursa, bütün fırtınaların en tehlikelisi ve tahrip edicisi hâlini alırlar. Atlantikte ortalama yılda yedi kasırga vuku bulduğundan doğu Pasifikte de yaklaşık aynı sayıda kasırga vuku bulur. 1890-1910 arası çok, 1910-1930 arası az, 1930-1950 arası çok sık kasırga vuku bulmuştur. Kasırgaların ekseni kuzeybatı istikametinde eser.
Meydana geliş ve hareket
Kuzey Atlantikteki kasırgalar ekseriyetle hazirandan ekime kadar olur. Bu müddet zarfında deniz yüzeyinde sıcak ve rutubet en fazla haldedir. Mayıs ve kasım aylarında daha az, diğer aylarda ise pek seyrek meydana gelir. Kuzey Atlantik bölgesinde yılda meydana gelen ortalama tropik siklon miktarı sekizdir. Bunun beşi ise kasırga tipindedir. Eylül ayında Atlantik Okyanusunun güneyindeki büyük subtropikal anti-siklon bölgesinde tropik fırtınalar eser. Antisiklon bölgesinin güneyinde esen doğu rüzgârları tarafından tahrik edilerek birkaç günlüğüne batı istikametine kayar. Fırtınaların çoğu antisiklon bölgesinin batı ucundan kıvrılarak bâzıları Amerika’yı kasıp kavurur. Diğerleri ise kıyıdan geçer. Diğer fırtınalar kıvrılmadan batı istikametinde doğruca eserek Meksika Körfezini veya Orta Amerika’yı tesiri altına alır. Mevsimin başında ve sonunda patlak veren kasırgalar meydana geldikten sonra kuzey istikametinde eserler. Fırtınaların hızı ortalama 80-240 km’yi bulur.
Rüzgâr ve yağış
Tropik bir siklonun kasırga olarak adlandırılabilmesi için hızının en azından 117 km/saat olması gerekir. Ekseriya saate 240 km’den fazla hıza sâhiptirler. Sebeb oldukları direkt zarardan başka rüzgarlar felaketlere yol açan büyük deniz dalgalarına ve denizin kabarmasına sebep olurlar. Carolis hareketleri adı verilen hareketler sebebiyle kuzey yarım kürede esen rüzgârlar saat yelkovanının tersi istikametinde, güney yarım kürede ise saat yelkovanı istikametindedir. Kasırgalarla birlikte yağış da gelir. Tropik bir rüzgâr kuşağının ortalama yağış miktarı 75-150 mm’dir. Daha çok yağış düştüğü de olur. Böyle yağışlar karaların iç kısımlarında ciddî sellere sebebiyet verir.
Büyüklük ve yapı
Çok yüksek hıza sâhib olan bulutların taşıdığı yağmur, nisbeten daha sâkin bir bölge olan kasırganın dönen kısmının arkasına düşer. Kasırga boydan boya 50-800 km genişliğindedir. Büyük kasırgalarda havanın sirkülasyonu 12.000 m’den daha üst bölgelere kadar tesir eder. Hattâ bâzı kasırgalarda bu tesir stosferde dahi görülebilir. Sağnak yağmur getiren kümülüs ve kümülonimbüs bulutları rüzgâr kuşağında spiral bir şekil almaya meyillidirler. Şekiller radar ekranında görülebilmekte ve böylece muhtemel bir kasırganın gelişi anlaşılmaktadır. Kara istasyonları, uçaklar ve denizdeki gemiler, radarlar vâsıtasıyla kasırgaları tâkip edebilmektedirler. Kasırganın dönen kısmın arkasına (gözüne) yaklaşıldıkça rüzgârın hızı kesilir ama tamâmen durmaz. Yağış durur. Ortadaki bulutlar kaybolur, alçak bulutlar ekseriyetle kalır. Aralarından güneş ışıkları geçer. Kuşlar kasırga gözüne kapılır ve sürüklenir. Kasırga gözü geçtikten bir saat sonra aksi istikamette daha kuvvetli bir rüzgâr eser.
Kasırganın orta kısmı (otağında) ısı normalden 10°-15°C daha yüksektir. Çünkü buradaki hava daha az faaldir. Yanlardaki yüksek hava basıncından merkezdeki alçak hava basıncına doğru kuvvetli bir hava akımı meydana gelir. Fakat bu iç hava akımı adı verilen hadisenin kuvveti kısmende olsa sürtünme ile hafifler. Kasırganın göz ve odak merkezi kısmından dış kısımlara bilhassa yukarıya doğru santrafüj kuvvetler vâsıtasıyla bir hava akımı meydana gelir. Bu bölgede rüzgâr hızı azalır. Deniz seviyesindeki şiddetli siklonik akıma tezat teşkil ederek antisiklonik bir akım meydana gelir. Kasırgalar basit bir buharla çalışan motora benzetilebilir. Kasırgayı hareket ettiren dinamo iç hava akımıdır. Hareketini ısı değişiklikleri sağlamaktadır. Mal ve can kaybına sebep olan kasırgalar üzerinde senelerdir çalışmalar yapılmaktadır. Sun’i peykler vasıtası ile kasırgaların doğuşu, takip ettiği yollar, büyüklüğü ve zararları hakkında yardımcı bilgiler alınmaktadır.

AFET FOTOĞRAFLARI



TSUNAMİDEN KORUNMA YOLLARI

Tsunami ilk oluştuğunda tek bir dalgadır ancak kısa bir süre içerisinde üç ya da beş dalgaya dönüşerek çevreye yayılmaya başlar. Bu dalgaların birincisi ve sonuncusu çok zayıftır ancak diğer dalgalar etkilerini kıyılarda şiddetli biçimde hissettirebilecek bir enerjiyle ilerlerler. Bu nedenle depremlerden kısa bir süre sonra kıyılarda görülen yavaş ama anormal su düzeyi değişimi ilk dalganın geldiğini gösterir. Bu değişim, arkadan gelecek olan çok kuvvetli dalgaların ilk habercisi de olabilir.

Tsunamiden Korunmak İçin Neler Yapılabilir?

  • Deniz kıyısında yerleşim yeri seçerken; tsunami riskini de diğer doğal afetler(deprem, sel, tayfun vb.) gibi değerlendirmek alınabilecek ilk önlemdir.
  • Hemen yüksek yerlere doğru gidilmelidir.
  • Deniz yanında yalıyar biçiminde yüksek bir yamaç varsa hemen yüksek yerlere doğru gidin.
  • Tsunami'nin ilk dalgası geldikten sonra tehlikenin geçtiğini sanmayın bazen ikinci dalga ilk dalgadan daha büyük olabilir.
  • Tsunami’nin deniz kıyısına ilk gelişi su düzeyinin anormal biçimde (depremin büyüklüğüne, oluş şekline ve türüne ve deniz durumuna göre yaklaşık 10-15 dakika içerisinde) yükselmesi ya da çökmesiyle kendini belli eder. Tsunami’nin bu öncü zayıf ilk dalgası, arkasından gelecek olan iki ya da üç kuvvetli dalganın habercisidir. Bu durumda yapılacak tek şey; kıyıdan uzaklaşmaktır. Deniz içerisinde seyir halinde bulunanlar ise kıyıdan uzaklara, derin sulara giderek dalganın kendilerine ve deniz taşıtına vereceği zararı azaltabilir hatta önleyebilir. Deniz kıyısında olanlar içinse, denizden uzaklara ve yükseklere gitmek zorunludur......
  • Tsunami çok güçlü dalgalardır onu durdurma gücü yoktur sadece kaçılabilir
Etimoloji
Sunami sözcüğü, dünya dillerine 15 Haziran 1896'dan sonra girmiştir ve çoğu dillerde, keskin bir "S" ile okunması için başında bir "T" ile yazılır: "Tsunami". Ama Türkçede bu "T"ye gerek yoktur. En başlarda Türkçeye de alınan bu yazım şekilinden dolayı Türkiye'de "Tusunami" denilmeye başlanmıştır.

DOĞAL AFET NEDİR?

Doğal afet, en geniş anlamı ile insanlara zarar veren olaylara denir. Başka bir ifade ile can ve mal kaybına yol açan doğal olaylardır. Afetin ilk özelliği doğal olması, ikincisi can ve mal kaybına neden olması bir diğeri çok kısa zamanda meydana gelmesi ve son olarak da başladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir. Bazı afetlerin yeryüzünün nerelerinde daha çok olduğu bilinmektedir. Örneğin deprem, heyelan, çığ, sel, don ve bazı afetlerin sonuçları depremde olduğu gibi doğrudan ve hemen ortaya çıkar. Ama kuraklıkta olduğu gibi bazılarının sonuçları ise uzun bir zaman sonra ve dolaylı olarak görülür.

Doğal Afetler



Jeolojik doğal afetler

Deprem
Deprem, yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayıdır. Magma üzerinde yüzen levhalar konveksiyonel akım sayesinde sürekli hareket halindedir. Kıtaların hareketi ile plato sınırlarında kaynama ve ayrılmadaki sürtünmeden oluşan kinetik enerjinin aniden büyük bir güçle boşalabilir. Yer katmanlarında oluşan şok dalgalarının sebep olduğu doğa olayına deprem denir. Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "Sismoloji" denir.

Heyelan

Heyelan ya da toprak kayması, zemini kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketidir. Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden koparak yer değiştirmesine heyelan denir. Bazı heyelanlar büyük bir hızla gerçekleştikleri halde bazı heyelanlar daha yavaş gerçekleşirler. Heyelanlar yer yüzünde çok sık meydana gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeşididir ve aşınmada önemli rol oynarlar. Büyük heyelanlar aynı zamanda topografyada derin izler bırakırlar.Türkiye'de en fazla görülen yerler Karadeniz Bölgesi'nde özellikle Doğu Karadeniz şerididir.

Yanardağ patlamaları

Yanardağ ya da Volkan, magmanın (dünyanın iç tabakalarında bulunan, yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkla erimiş kayalar), yeryuvarlağının yüzeyinden dışarı püskürerek çıktığı coğrafi yer şekilleridir. Güneş sisteminde bulunan kayalık gezegen ve aylarda (bazıları çok aktif olan) birçok yanardağ olmasına rağmen, bu olgu, en azından dünyada, genellikle tektonik plaka sınırlarında görülür. Ne var ki, sıcak nokta yanardağlarında önemli istisnalar vardır.Yanardağların araştırıldığı bilim dalına volkanoloji (yanardağbilimi) denir.
Endonezya'daki Java Adasında bulunan Semeru Yanardağı. Öte yandan, eğer magma düşük oranlarda (%52'den az) silika içerirse, lava "mafik" adı verilir ve püskürürken çok akışkan hale gelir ve uzun mesafelerce akabilir. Mafik lav akışının iyi bir örneği, İzlanda'nın neredeyse coğrafî merkezindeki bir püskürme yarığının aşağı yukarı 8.000 yıl önce oluşturduğu Büyük Thjórsárhraun akıntısıdır. Bu lav akıntısı, 130 km ötedeki denize varıncaya kadar akmaya devam etmiş ve 800 km²'lik bir alanı kaplamıştır.

Meteorolojik doğal afetler (Hava olayları)



Sel

Sel, bir bölgede toprağı belirli bir süre için tamamen veya kısmen su altında bırakan; ani, büyük ve düzensiz su akıntılarına verilen isimdir.Bir akarsu veya deniz, göl gibi büyük su kitleleri kimi zaman fazlasıyla suyla yüklenir, bunun sonucunda taşarak yatağından çıkar ve "sel" adı verilen bir doğal felakete neden olur.

Çığ

Çığ, farklı nedenlerden dolayı dağdan aşağıya doğru kayan büyük kar kütleleridir. Bol kar yağışı olduğunda, taze kar tabakasının alttaki eski tabakayla iyi kaynaşmaması sonucu,rüzgarın kaldırdığı büyük bir kar kitlesinin aşağı inerek alttaki kar tabakası üzerinde kayması sonucu, ve bir hayvan veya kayakçının oynak kar tabakasını çiğneyerek harekete geçirmesi sonucu çığ oluşabilir.

Fırtına

Hızlı esen rüzgar kendi kuvvetinin yanında çevresini de etkiler. Öncelikle estiği denizde veya okyanusta suları kabartarak büyük dalgalar oluşturur. Fırtınaya yakalanan yelkenli tekneler, herhangi bir liman ya da marinaya sığınamayacak kadar açıktaysalar, fırtınaya hazırlık yapmaları gerekir. Şiddetli rüzgara karşı yapılacak en etkili önlem, yelkene camadan vurmaktır. Bunun anlamı yelkenin alanını küçülterek, rüzgardan daha az faydalanmaktır. Bu şekilde rüzgarın tekneyi bayıltıcı etkisinin birazda olsa önüne geçilmiş olunur. O da yetmiyorsa teknedeki ana yelken indirilir ve ön yelkenle (flok veya cenova) seyire devam edilir.

Kuraklık

Bir bölgede nem miktarının geçici dengesizliğin kaynaklana su kıtlığı olarak tanımlanabilen kuraklık, doğal bir iklim olayıdır ve herhangi bir zamanda ve yerde meydana gelebilir. Kuraklık genellikle yavaş gelişir ve sıklıkla uzun bir dönemi kapsar. Kurak iklimlerin hüküm sürdüğü yerlerdeki hayvanlar ve bitkiler, nem eksikliğinden ve yüksek değişkenlikteki yağıştan dolayı olumsuz etkilenirler.

Orman Yangını

Orman yangını, doğal ya da insani sebeplerden ortaya çıkan ormanların kısmen veya tamamen yanmasıdır. Yıldırım düşmesi,yanardağ patlaması ve yüksek sıcaklık gibi doğal sebeplerle çıkan yangınlar ve sigara, tarımsal ürünler nedenli çıkan insan kaynaklı orman yangınları vardır. Ormanların yanması ekolojik olarak bir çok zarara sebep olur. İklim değişikliği ve kuraklık başlıca sonuçlardır.

Hortum

Hortum, kümülus bulutları ile bağlantılı olarak silindir şekilinde dönerek gezen bir rüzgâr türüdür. Bu "hortum" bulutlardan yere kadar uzanır ve büyük yıkıcı güce sahip olan bir doğa felâketidir. Hortumlar hakkında bir bilimsel teori ilk olarak 1917 yılında Alfred Wegener tarafından üretilmiştir ve bu teori günümüzde de doğru olarak kabul edilmektedir. Bir denizin ya da gölün üzerinde meydana gelen bir hortum, yerden emdiği sular ile bir "Su hortumu" oluşturur.

TSUNAMİ ....

Tsunami (okunuşu: "Sunami". Japonca'da liman dalgası anlamına gelen tsunami sözcüğünden) okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem, volkan patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun periyotlu deniz dalgasını temsil eder.
Japonya'da, 21000 kişinin hayatını kaybettiği Büyük Meiji Tsunamisi'nden sonra Japonlar'ın yaptığı yardım çağrılarıyla dünya dillerine kendiliğinden yerleşmiştir.
Tsunamiden sonra oluşan dalganın diğer deniz dalgalarından farkı, su zerreciklerinin sürüklenmesi sonucu hareket kazanmasıdır. Derin denizde varlığı hissedilmezken, sığ sulara geldiğinde dik yamaçlı kıyılarda ya da V tipi daralan körfez ve koylarda bazen 30 metreye kadar tırmanarak çok şiddetli akıntılar yaratabilen bu dalga; insanlar için deprem, tayfun, çığ, yangın ya da sel gibi bir doğal afet haline gelebilmektedir.

DOĞAL AFETLER ....

Doğal afetler:

Doğal afet ya da tabii afet, en geniş anlamı ile insanlara zarar veren olaylara denir. Başka bir ifade ile can ve mal kaybına yol açan doğal olaylardır. Afetin ilk özelliği doğal olması, ikincisi can ve mal kaybına neden olması bir diğeri çok kısa zamanda meydana gelmesi ve son olarak da başladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir. Bazı afetlerin yeryüzünün nerelerinde daha çok olduğu bilinmektedir. Örneğin deprem, heyelan, çığ, sel, donma gibi bazı afetlerin sonuçları depremde olduğu gibi doğrudan ve hemen ortaya çıkar. Ama kuraklıkta olduğu gibi bazılarının sonuçları ise uzun bir zaman sonra ve dolaylı olarak görülür.

Konu başlıkları

1 Türleri

    • 1.1 Jeolojik kökenliler
    • 1.2 Meteorolojik kökenliler
  • 2 Dış bağlantılar

Türleri

Jeolojik kökenliler

Bir yanardağ patlaması
Bunlar doğrudan doğruya kaynağını yer kabuğu ya da yerin derinliklerinden alan doğal afetlerdir.
  • Deprem
  • Heyelan
  • Yanardağ patlamaları
  • Tsunami

Meteorolojik kökenliler

Atmosferdeki doğa olayları sonucunda meydana gelirler.
  • Sel
  • Çığ
  • Fırtına
  • Kuraklık
  • Orman yangını
  • İklim değişiklikleri
  • Hortum
Meteorolojik afetlerin oluşumunu hazırlayan temel etkenler atmosfer kökenli olmasına rağmen, bazılarında afetin oluştuğu yerin özellikleri de etkili olmaktadır. Sel, çığ ve sis buna örnek olarak verilebilir.