Deprem, sel, kasırga, heyelan, çığ gibi can ve mal kayıplarına neden olan doğa olaylarına doğal afet denir. Doğal afetlerin bir kısmı doğa kökenli olup bunların oluşumuna insan müdahalesi söz konusu değildir. Bunlar;
Doğal olaylar insanlara zarar verdiği ve etkilediği sürece afet sayılırlar. İnsanların yaşam alanı olmayan yerlerde meydana gelen deprem, heyelan, çığ, volkanik patlama, fırtına, aşırı kuraklık ve aşırı soğuklar hiçbir zaman doğal afet olarak sayılmazlar. Doğal olayların afete dönüşmesinde insanoğlunun etkisi oldukça fazladır. Örneğin, fay hatlarının çevresindeki alüvyal dolgulu zeminlerin yerleşim yeri olarak seçilmesi oluşan depremlerde can ve mal kayıplarını arttırmaktadır. Yine akarsu yataklarının yerleşime açılması, sağanak yağışlar ve taşkınlarda ev ve işyerlerinin sular altında kalmasına, yanardağların eteklerinin ve çevresinin yerleşim yeri olarak kullanılması, yanardağın patlaması sonucu evlerin tüf ve lavların altında kalması insanların doğa olaylarının afete dönüşmesinde ne kadar etkili olduğunu gösterir.
Doğal afetler insanların doğal dengeyi bozması oranında artarak devam edecektir. Dünyada son 10 yıl içerisinde meydana gelen doğal afetlerde yaklaşık 1 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Doğal afetler oluşum hızlarına göre yavaş gelişen doğal afetler ve hızlı gelişen doğal afetler olarak ikiye ayrılabilir.
Yavaş gelişen doğal afetler: Kuraklık, erozyon, çölleşme
Hızlı gelişen doğal afetler: Deprem, heyelan, orman yangını, çığ, volkanik patlama, kasırga, tsunami ve sel.
Başlıca Doğal Afetler:
Deprem
Tektonik depremler özellikle genç oluşumlu, oturmamış fay hatlarının bulunduğu sahalarda görülür. Yeryüzünde depremlerin yoğun olduğu bölgeler üç kuşak halinde uzanır.
20. yüzyılda meydana gelen depremlerden en fazla etkilenen ülkeler genellikle Hindistan, Çin, Afganistan, İran, Endonezya gibi kalabalık nüfuslu Asya ülkeleridir. Aynı şiddetteki iki depren meydana geldiklerin yerin özelliklerine bağlı olarak çok farklı etkiler yapabilir. Depremin yol açtığı hasarın boyutları ile ölü ve yaralı sayısının az ya da çok oluşu o bölgedeki nüfus yoğunluğuna, binaların dayanıklığına, altyapı hizmetlerine, zemin özelliğine, depremin yangın, toprak kayması ve tsunamiye yol açıp açmamasına bağlıdır. Depremlerde meydana gelebilecek yıkım ve hasarı azaltmak için özellikle fay hatlarının olduğu gevşek alüvyal zeminleri yerleşim yeri olarak kullanmamak, depreme dayanıklı yapılar inşa etmek, çok katlı binalardan kaçınmak ve insanları depreme karşı bilinçli hale getirmek gerekmektedir.
Tsunami
Dev dalgalara Japonca’da tsunami adı verilir. Okyanus ve deniz tabanlarında meydana gelen depremlerin deniz tabanını alçaltıp yükseltmesiyle su kütlelerinde oluşan hareket tsunami dalgalarını oluşturur. Bununla birlikte okyanus ve denizlere düşen meteorlarla, okyanuslardaki volkanik patlamalar da tsunami dalgalarını oluşturabilir
26 Aralık 2004 tarihinde Hint Okyanusu’nda meydana gelen 9 şiddetindeki deprem ve sonrasında meydana gelen dev tsunami dalgaları başta Endonezya olmak üzere birçok ülkeyi etkilemiş ve yaklaşık 250 bin insanın ölümüne sebep olmuştur.
Sel
Bir bölgede toprak tarafından emilemeyecek kadar sağanak yağışların yağması, sıcaklık artışına bağlı olarak yüksek dağlara yağan karların erimesi sonucu akarsuların çok büyüyüp doğal yatağından taşması ve çevreyi sular altında bırakması olayına sel denir.
Sel ve taşkınların oluşmasında;
Sellerin en çok etkilediği ülkeler genellikle Güneydoğu Asya ülkeleridir. 1887 yılında Çin’deki sarı ırmağın taşmasıyla 1 milyon civarında insan hayatını kaybetmiştir.
Sel ve taşkınlardan korunmak için;
Kuraklık dünyamızın en önemli sorunlarından biridir. Atmosferik olaylar sonucunda bazı yerlere uzun süre yağış düşmemesi kuraklığa yol açar. Çöller kuraklığın en yaygın olarak görüldüğü alanlardır. Nemli ılıman kuşakta yer alan bir ülkede kuraklık yaşamı alt üst eder. Kuraklık sonucunda tarımsal verim düşer, doğal bitki örtüsü cılızlaşır, içe ve kullanma suyunun azalmasına bağlı olarak; kıtlık, susuzluk ve çeşitli bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkar. Barajlardaki su seviyesinin düşmesine bağlı olarak tarım alanları susuz kalır ve elektrik enerjisi sıkıntısı çekilir.
Erozyon
Bitki örtüsünün tahrip edilmesiyle koruyucu örtüden yoksun kalan toprağın üst kısmının rüzgarlar, akarsular, yağmur suları tarafından aşındırılıp taşınması olayına erozyon denir.
Erozyonu oluşturan faktörler;
a) Fiziki (Doğal) Faktörler
Yerşekillerinin eğimli ve engebeli olması, ana materyalin etkisi ve iklimdir.
b) Beşeri Faktörler
İnsanların bitki örtüsünü tahrip etmesi ve yanlış arazi kullanımıdır. Bir bölgede erozyonun başlamasıyla birlikte ekolojik denge bozulur, tarımsal üretim azalır, zamanla açlık ve kıtlık başlar, hayat şartları zorlaşır ve o bölgeden dışarıya göçler başlar. Dünyada erozyonun en çok olduğu kıta Asya kıtasıdır.
- Deprem
- Volkanik patlama
- Tsunami
- Hortum, kasırga
- Heyelan
- Sel
- Çığ
- Kuraklık
- Orman yangınları
Doğal olaylar insanlara zarar verdiği ve etkilediği sürece afet sayılırlar. İnsanların yaşam alanı olmayan yerlerde meydana gelen deprem, heyelan, çığ, volkanik patlama, fırtına, aşırı kuraklık ve aşırı soğuklar hiçbir zaman doğal afet olarak sayılmazlar. Doğal olayların afete dönüşmesinde insanoğlunun etkisi oldukça fazladır. Örneğin, fay hatlarının çevresindeki alüvyal dolgulu zeminlerin yerleşim yeri olarak seçilmesi oluşan depremlerde can ve mal kayıplarını arttırmaktadır. Yine akarsu yataklarının yerleşime açılması, sağanak yağışlar ve taşkınlarda ev ve işyerlerinin sular altında kalmasına, yanardağların eteklerinin ve çevresinin yerleşim yeri olarak kullanılması, yanardağın patlaması sonucu evlerin tüf ve lavların altında kalması insanların doğa olaylarının afete dönüşmesinde ne kadar etkili olduğunu gösterir.
Doğal afetler insanların doğal dengeyi bozması oranında artarak devam edecektir. Dünyada son 10 yıl içerisinde meydana gelen doğal afetlerde yaklaşık 1 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Doğal afetler oluşum hızlarına göre yavaş gelişen doğal afetler ve hızlı gelişen doğal afetler olarak ikiye ayrılabilir.
Yavaş gelişen doğal afetler: Kuraklık, erozyon, çölleşme
Hızlı gelişen doğal afetler: Deprem, heyelan, orman yangını, çığ, volkanik patlama, kasırga, tsunami ve sel.
Başlıca Doğal Afetler:
Deprem
Tektonik depremler özellikle genç oluşumlu, oturmamış fay hatlarının bulunduğu sahalarda görülür. Yeryüzünde depremlerin yoğun olduğu bölgeler üç kuşak halinde uzanır.
- Pasifik deprem kuşağı
- Alp-Himalaya deprem kuşağı
- Atlantik deprem kuşağı
20. yüzyılda meydana gelen depremlerden en fazla etkilenen ülkeler genellikle Hindistan, Çin, Afganistan, İran, Endonezya gibi kalabalık nüfuslu Asya ülkeleridir. Aynı şiddetteki iki depren meydana geldiklerin yerin özelliklerine bağlı olarak çok farklı etkiler yapabilir. Depremin yol açtığı hasarın boyutları ile ölü ve yaralı sayısının az ya da çok oluşu o bölgedeki nüfus yoğunluğuna, binaların dayanıklığına, altyapı hizmetlerine, zemin özelliğine, depremin yangın, toprak kayması ve tsunamiye yol açıp açmamasına bağlıdır. Depremlerde meydana gelebilecek yıkım ve hasarı azaltmak için özellikle fay hatlarının olduğu gevşek alüvyal zeminleri yerleşim yeri olarak kullanmamak, depreme dayanıklı yapılar inşa etmek, çok katlı binalardan kaçınmak ve insanları depreme karşı bilinçli hale getirmek gerekmektedir.
Tsunami
26 Aralık 2004 tarihinde Hint Okyanusu’nda meydana gelen 9 şiddetindeki deprem ve sonrasında meydana gelen dev tsunami dalgaları başta Endonezya olmak üzere birçok ülkeyi etkilemiş ve yaklaşık 250 bin insanın ölümüne sebep olmuştur.
Sel
Bir bölgede toprak tarafından emilemeyecek kadar sağanak yağışların yağması, sıcaklık artışına bağlı olarak yüksek dağlara yağan karların erimesi sonucu akarsuların çok büyüyüp doğal yatağından taşması ve çevreyi sular altında bırakması olayına sel denir.
- Sağanak yağışlar
- Kar erimeleri
- Toprak yapısı
- Doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesi
- Akarsu yataklarının yerleşim yeri olarak kullanılması
- Plansız kentleşme ve altyapı eksiklikleri
Sellerin en çok etkilediği ülkeler genellikle Güneydoğu Asya ülkeleridir. 1887 yılında Çin’deki sarı ırmağın taşmasıyla 1 milyon civarında insan hayatını kaybetmiştir.
Sel ve taşkınlardan korunmak için;
- Akarsu havzalarında ağaçlandırma yapılmalı ve doğal bitki örtüsü korunmalı
- Akarsu yatağında taşkın setleri yapılmalı
- Dere yatakları ıslah edilmeli
- Akarsuyun doğal drenaj sistemi değiştirilmemeli ve yatak kesiti küçültülmemeli
- Taşkın riski olan alanlar yerleşime açılmamalı
- Erken uyarı sistemi kurulmalıdır.
Erozyon
Erozyonu oluşturan faktörler;
a) Fiziki (Doğal) Faktörler
Yerşekillerinin eğimli ve engebeli olması, ana materyalin etkisi ve iklimdir.
b) Beşeri Faktörler
İnsanların bitki örtüsünü tahrip etmesi ve yanlış arazi kullanımıdır. Bir bölgede erozyonun başlamasıyla birlikte ekolojik denge bozulur, tarımsal üretim azalır, zamanla açlık ve kıtlık başlar, hayat şartları zorlaşır ve o bölgeden dışarıya göçler başlar. Dünyada erozyonun en çok olduğu kıta Asya kıtasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder